Nihat-ERKAN
MUHAFAZAKAR’LIK KÜLTÜRÜ VE SEÇMELİ KUR’AN DERSİ
03.04.2012 - Bu Yazı 2767 Kez Okundu.
Yorum : 0 - Onay Bekleyenler : 0
Hükümetin muhalefetten daha reformcu olduğu durumda iktidarı yapılan işlerin içeriğinden hareketle yıpratmak kolay olmuyor. AKP bazı yanlışlar yapıyor olsa bile muhalefet gerçekçi ve inandırıcı olamadığı için inandırıcı alternatifler de üretemediğinden kendi içinde de bir çelişkiler manzumesi yaşıyor olduğu çok açık bir gerçek. Bu nedenle de eleştirileri halkın ilgi alanı dışında kalıyor. Hiçbir iş emek vermeden üretken olmuyor. Belli ezberlerle siyaset yapman getirisi olmadığı anlaşılmalıdır. AKP toplumu iyi okuyup muhatap alarak icraatını sürdürürken eleştiriye özeleştiriye açık olabildiği ölçüde muhalefetin içeriği zayıf eleştirilerini de aşması oldukça rahat ve kolay olmuyor değil. Demokratlık tavır sergileyen AKP heyeti CHP’nin kuralları zorlayan engellemesi karşısında yasayı meclise getirebilmek için otoriter tavır kullanmak zorunda kaldı. Eğer ciddiyet koymasaydı yasa komisyonda budanarak yok olabilirdi. Milli görüş Allah rızası için desteklenen bir siyasetti. Bu kabuğu kırıp aşmak için AKP kendisinden beklenen dünyaya adaptasyon misyonunu çok iyi kavrayarak muhafazakar kültürünü yarattı ve arkasından muhafazakar demokratlığını ilan etti. İşte bu muhafazakarlığın asıl içeriği siyasi içerikten çok kültürel muhafazakarlıktır. Söz konusu kültür hareketinin modern hayata uyum gösteren yönleri öne çıkartılırken demokrat zihniyetin de İslami verilere uygun yanları benimsendi. Siyasi reform alanına özgürlüğü etkin kılarak yola koyuldu. Şimdi de seçmeli kuran dersi tartışmasındayız. Okullara Kuran’ın ve Peygamberimizin Hz Muhammed’in hayatının seçmeli ders olarak konulması iki açıdan eleştiriliyor. Biri, devletin din eğitimi işine soyunmasının laikliğe aykırı olduğu iddiası. Diğeri de, bu dersin varlığının seçmeli de olsa bütün çocuklar ve aileleri üzerinde baskı yaratacağı ve "dinsiz" diye suçlanmamak için hemen bütün çocukların dersi almak zorunda kalacağı savı...
Önce bu dersin seçmeli bir biçimde müfredatta yer almasının laikliğe aykırı olup olmadığı meselesi önem kazanıyor. Kaldı ki MHP BDP bu maddeye destek verdi.
Kuran öğretmek bir tutumsa, öğretmemek de bir tutumdur
Yeni yasanın laikliğe aykırı olduğunu iddia edenlerin temel yanılgısı şu: Onlar, devletin müfredata din dersi koymasını dine karşı pozitif bir tutum, koymamasını ise tarafsız (nötr) bir tutum addediyorlar.
Eğer devlet böyle bir dersi zorunlu olarak koyarsa dine karşı pozitif bir tutum almış, koymazsa da negatif bir tutum almış olur.
Eğer laikliği devletin halkın din ve ibadet özgürlüğünü garanti altına alması ve kendisinin inançlar karşısında tarafsız tutum alması olarak tarif edersek (ki doğru tarif budur) devlet açısından alınabilecek tek tarafsız tutum, bu dersleri seçmeli olarak koymaktır.
Zira birinci şıkta devlet çocuğa "öğren" demekte; diğerinde "öğrenme" demektedir.
Sadece seçmeli ders opsiyonunda "ister öğren, ister öğrenme" diyerek görüş belirtmemekte ve böylece inançlar karşısında tarafsız kalma pozisyonunu korumuş olmaktadır.
Oysa Kuran derslerinin seçmeli olarak konulmasında laikliğe aykırı bir taraf görünmüyor.
Yine mahalle baskısı
Seçmeli Kur'an dersine karşı çıkanların öne sürdükleri diğer gerekçe ise artık gına getirdiğimiz şu malum mahalle baskısı korkusu...
Seçmek istemeyen çocuklar da baskı altında seçmek zorunda kalırmış!
Hatırlarsınız, üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılması gündeme geldiğinde de, bütün bahanelerin bittiği noktada aynı argümana sarılmışlar ve şöyle demişlerdi:
"Bazı kızlar başını örterse, örtmeyenler sanki Müslüman değillermiş gibi algılanmaktan korkar ve onlar da örtmek zorunda kalırlar."
Ne oldu? Sonuç hepimizce malum.Kendilerini kesin laik görüşlü sayanlar bu kadar korkak, bu kadar ön yargılıysa; inanma ya da inanmama özgürlüğüne sahip çıkacak en ufak bir medeni cesaretleri yoksa vay bizim laikliğimizin haline.....
Nihat Erkan
.
Facebook Yorumları