Öte Taraf’ ın kral ve kraliçeleri; Ahmet ALTAN - Yasemin ÇONGAR.
Durun! Kızmayın hemen! Öfkem yazacaklarıma sinmesin diye girdim böyle baştan…
Öncelikle nekadar Taraf’ ım ve Taraf’ la olan ilişkim:
Taraf’ ın yayın hayatına başladığı günden bu yana iş yerime 10 dan fazla taraf aldım. Ta ki 1 ay öncesine kadar.
Sizdeki dönüşümü ve değişimi yaklaşık 1 yıldır fark ediyordum.
Ben sisteme, vesayete, oligarşiye karşı direnmenin medya gücünü biliyordum ve Taraf bu misyonla başladı ben o andan itibaren ‘Taraf’ oldum.
Geçmişte ne oldu….
İşyerimde ilk dönemler, Cumhuriyet ve daha sonraları Radikal - Solun gazeteleri – dergileriyle muhalif gazeteler olurdu. O yıllar iş yerlerine Hürriyet ve Dünya Gazetesi dışında başka gazete girmezken; benim evime ve iş yerime; Hürriyet hiç girmedi.Sizin Hürriyet ekinde yazılarınız çıktığında alırdım sadece.
Size söylemeliyim İlk Aydınlık (ki Aziz Nesin’li dönem ) bana hisse verdi. Ortak oldum. Sonradan evrensel / Emek yine hisse senedi çıkarmışlardı onlara ortak oldum. Daha sonra Cumhuriyet yönetim kurulundan biri ile dostluğum vardı, Cumhuriyetten de hisse verdiler.
Oysa aynı dönem, ‘Medya Baronu’ patronlar da Cumhuriyete ortak olmuşlar.(28 Şubat ) Bilmiyordum….
Taraf’ a kadar iş yerimde Evrensel, Birgün ve radikal ile Nabi Yağcı yazıyor diye Referans olurdu. STAR sizden önce yayındaydı ve ilk günden sahiplendiğim gazeteydi..
Bütün muhalif yayınları ilk günden izler alırdım. Yeni Yüzyıl,Yeni Bin Yıl, Radikal vs. Bir tek Ayşe Önal’ın Ateş Gazetesi’ ni alamadım. İlk sayısında 3. Sayfada Veli Küçük’ün adı geçtiği için 2. gün yeniden basılamamıştı.
Taraf’a da ilk günden aynı coşku ve hevesle sahip çıktım.
Size söylemeliyim…..
İş yerimin lobisinin bütün duvarlarına, ilk dönemler yayınladığınız ‘Taraf Pazar’ ekinin kapaklarını özel olarak poster haline bastırıp, astım. Şu anda Taraf Arşiv / Taraf galeri gibi.
Niye yaptım! Onları çok beğendim ve gelen insanlar Taraf’ la da temas etsin diye yaptım, Hala oradalar.
Ekte fotoğraflarını da gönderiyorum.
Aynı duygu ve sahiplenmeyle iş yerime gelen dost, arkadaş, müşteri ve tedarikçilerime çıkışta 1’er adet Taraf gazetesi veriyordum, 1 ay öncesine kadar.
Sizin, TARAF’ ın zor günlerinde yanınızda oldum..
Tanıdığım bir çok insanı internet abonesi yaptım.
Taraf’ ı itibarsızlaştıran, sizleri aşağılayan kim çıktıysa karşıma; kişisel durumunu hiç düşünmeden hepsiyle mücadele ettim.
Siyasi tavrınızda,oligarşiye karşı mücadelenizde; sizinle gururlandım. Vicdanınızla ve halkın yanında konumlanmıştınız.
Ne oldu?
Sizi simgeleyen Ergenekon davaları ve türevleriyle Balyoz’u unuttunuz. O davalarla ilgili tutumunuzda; şimdi Ergenekon medyasının; ‘Ulusal medya 2010 Strateji Belgesi’ uygulayacıları; Oda Tv, Aydınlık, Sözcü, Cumhuriyet ve D.M dili pozisyonuna yaklaştınız.
Bu cephe, bir dezenformasyon çeteşi. Benim entelektüel züppe dediğim, sizin de bir başka konuda benzetmeyle lümpen entellektüeller..
Muhalif olmanın dayanılmaz hazzıyla, onların cazibesine kapılmış olduğunuzu görüyoruz.
Olan ne?….
Temel stratejileri; Göebbels’ in propaganda stratejisi….
“Bir şeyi nekadar çok ve sık tekrar ederseniz; ona o kadar fazla inanırlar.”
Evet çok inandırdılar, ÖYM, Tutuklu Mv., uzun tutukluluk, her şey sahte üretilmiş, Cemaat, Amerikan projesi,Tutuklu Gazeteciler, Medya özgür değil… son olarak da Akp / RTE din ve milliyetçilikte lider olmak istiyor, Suriye’yle savaş çıkaracak, kamplarda El Kaide (ÖSO) militanları var. v.b. En son da; “Yargı Siyasallaştı" ve "RTE Tek Adam" Sistematik olarak hep tekrar edilen bu propaganda konularında çok iş başardılar. Çoğu liberal ‘pelteleşti.’
Siz hiç o cepheden bir akademisyen, kendine aydınım diyen; medya baronları köşe tutuculardan birini; “evet biz yanıldık; darbe tehdidi vardı.. Darbe planları yapılmış veya Danıştay cinayeti, Zirve katliamı, Santoro ve Dink cinayetlerinin; eylemlerin arkasında bu Org.Suç Örg. i ve darbeci örgütlenmelerin olduğunu kabul ediyoruz” diyenini gördünüz mü?
Ama onların; Göebbels’in dediği gibi "Hıristiyanlık bile 2000 yıldır bunu böyle yapıyor.." dediği dezenformatik propaganda stratejilerine yenildiniz.
Hep tekrar edileni sizde sıklıkla tekrar eder oldunuz… Yazılarınızda ve genellikle yazınızın 2. bölümde hep aynı şeyleri yazıyorsunuz.
Gazetemiz ilk misyonundan vazgeçti. Artık Ergenekon ve uzantıları davalar ile Balyoz v.b davalarla ilginiz en aza indi. Biz de takip ettiğimiz Star Gazetesi yanında Zaman’ a da abone olduk. Bu davalar ve vesayetle mücadele sürecini iyi izleyelim diye.
Taraf solcu gazetecilerin habercilerini mi transfer etti; yoksa onların geçmişlerindeki solcu damarları mı açığa çıktı?
Gündemi önemli haberler yerine kullanışlı hükümet (AKP / RTE ) aleyhindeki haberler; manipulatif ve dezenformatik nitelikte yer alıyor uzun zamandır. Manşetleriniz de öyle.
Bir gazetenin kitle nazarındaki kimliği; onun yönetimi, yazarları da değil; daha da çok ilk sayfadaki haber seçimindeki tercihleriyle belirlenir.
Bu yönüyle Taraf kendisini ötekileştirenlere benzedi. Gazeteyi şimdi bir tane alıyorum… Sadece okumadan edemeyeceğim yazarların hatırına. E gazetede de okumalarıma karşın.
Aylar önce Twitter’da söylemiştim “Tarafın muhaberatına girildi..!”
Haberciler kuşattılar önce. Sonrasını bilmiyoruz. Sanki siz de ülkede ne var ne yok sadece habercilerinizden öğreniyorsunuz gibi,. İnanmasam da…
Sizin eleştirdiğiniz Alper Görmüş, Yıldıray Oğur, Melih Altınok, Gürbüz Özaltınlı’ dan yanayım. Onlar gibi düşünüyorum..
İhtiras, kibir, ego Taraf’ında değil vicdanın, idealin Taraf’ ındayım!.
Biraz da siyaset anlayışımıza bakalım…
İlk dönem AKP hükümetinin olumlu radikal reformlarına sahip çıkıp, hükümeti özendirmeniz cesaretlendirmeniz, dezenformasyonlara karşı mücadele etmeniz; bunu yaparken de, yapamadıkları, yapmadıkları ve de yanlışlarını eleştirmeniz çok önemliydi…
Ne oldu ? Bizce; kişisel sataşmalar sonrası siyasi stratejilerinizi kişiselleştirdiniz.
Tamamen AKP’ yi itibarsızlaştırma; RTE’ nı gözden düşürme üzerine yoğunlaştınız.
Siyaset grifit bir meseledir. Kitle siyaseti demokratik ülkelerde steril değildir. Ne muhafazakarı tümden muhafazakar; ne solcusu, liberali, milliyetçisi sterildir.
Kitle siyasetini izleyen bir hükümet,kendi tabanını her zaman kontrol altında tutarken, dışındaki siyasetleri de dinler; onlara yaklaşır ve onların desteğini almaya çalışır.
Herhangi bir siyaset ne kendi kitlesine ne de dışındaki kitleye tamamen kendilerine benzesin diyemediği gibi; kendi dışındakileri yok da sayamaz.
Muhafazakar bir siyasal iktidar, kendi muhafazakar reflekslerinden soyutlanamaz, bu muhafazakar reflekslerden arınması istenemez. Bu istenirse eğer, bunun siyaset bilmemek olduğunu söyleyebiliriz.
Günümüz SOL’ u bunu yapıyor. İlkesizlikle kişi ve ( siyasal iktidara) la her koşulda mücadele ediyor. Halbuki sitemle mücadele olmalı Sol’un sorunu. Bu tarz mücadelede yanınıza halkı alamazsınız. Bu mücadele tarzı sizi en sonunda darbecilerin yanına kadar savurur. Nitekim bugün olan budur.
Geçmişte de bu olmuştur. Partiler; onların efsanevi liderleri darbeyle ya da demokratik seçimlerle altedilmiş; ama sistem kendini yenileyerek var olmuştur..
Bu ülkenin % 70 i muhafazakar tercihleri olan; siyaseten de resmi ideolojinin tedrisatı nedeniyle de muhafazakar, milliyetçi olan insanlar. Bir siyaset bilimci olmaya gerek yok.
Sistemi ,dönüştürecekseniz,vesayeti yok edecekseniz; bu% 70 i ikna etmek onların desteğini almak zorundasınız.
Akp misyonu gereği buna yatkın ve siyaseten programlayabilmiş bir parti.
Onu ötekileştirmeden; “muhafazakârlık özünden arınsın” diye zorlamadan; doğru yaptıklarıyla cesaretlendirerek, bu dönüşümde temel aktör olarak görmek ve değerlendirmek gerekir.
Demokratik reformları, radikal dönüşümleri hep muhafazakar iktidarlar yapmıştır. Değişimci ve devrimci olduklarından değil, konjonktür gereği değişmek zorunda olduklarından; kendilerinde kitle desteğini bulduklarından; özgüvenleri olduğundan .
Yine de toplum modern anlamda demokratik dönüşümünü tamamlayıncaya kadar; ( ki çok uzun bir süreç ) bütün değişim reformları, muhafazakarların ikna olması ve onların siyasi temsilcilerinin baş aktör olduğu koşullarda gerçekleşmek durumundadır.
Sizler ne yapıyorsunuz.?
Tam da bu söylediklerimin zıddını yapan o malum dezenformasyon çetesiyle aynı kulvara iniyorsunuz.
Liberal-demokrat ve sol siyasetlerin istemlerine yakın yapılan bütün olumlu icraatlar bu çevre tarafından ya görülmüyor ya da değersizleştiriliyor…
Karşınızda %50 lik bir siyasal iktidar var. Bu hem müthiş bir özgüven doğurur ve hem de % 50’nin içindekilerden bile bu güçten tedirginlik duyacaklar olacağından; ‘zirvede, sunni denge’ yi hep sağlam tutma tedirginliği taşıyan bir siyasal iktidar anlamına gelir.
Eğer Sol, Liberal ve Demokrat gruplar bu gerçekliği atlayarak; yapılanları görmez ve de değersizleştirirlerse; AKP’ yi daha olumlu reformlar yapmaya kim cesaretlendirecektir?
Ne oluyor? Akp’ de yüzünü dindar muhafazakarlar ve milliyetçi kitleye dönüyor.
‘Onlar’ başardılar.! Önce muhafazakar demokratlarla, Liberalleri ayrıştırdılar; sonra SOL-Liberalleri ‘pelteleştirdiler’. Daha sonra da Taraf’ ta bunu gerçekleştirdiler. Taraf’ ta olanlar öncelikle sizi etkilemeden gerçekleşemezdi.
Haberci tercihleriniz ve habercilerin mutfağının specialleri oluştu. Gerek sizin yazılarınız, gerekse baş sayfayı ve imajı belirleyen haber seçkileri ve manşet tercihleriniz; sizi ‘Ulusal Medya 2010’ cuların tarzına ve imajına yaklaştırdı.
Sizin yazılarınızın genellikle 2. Yarısı ve gazetenizin baş sayfası hiç ilginç gelmemeye başladı.
Yeni retorikleri, “Dinci Kemalizm…” Kullanıp, eskitip yenilerini buluyorlar. Birkaç aylık kullanım ve sonrası; gelsin yeni ‘dezenformatik söylemler.. Sonrası; “hiç sektirmeden, her durumda; her yerde, her koşulda ve her ortamda ne kadar sık tekrar edersen o kadar fazla inanırlar” ilkesini pratiğe geçiriyorlar. Maalesef olan bu. Siz ve ötekiler inanır hale geliyorsunuz.
Şeriat gelecek! Sivil faşizm! Kendi derin devleti, Dinci Kemalizm ve onlarcası.
Uzatmanın anlamı olduğunu düşünmüyorum.
Gelin Ergenekon çetesinin ‘Ulusal Medya 2010 Stretejistleri’ nin; Goebbels’ in propaganda stretejisi olan; “bir şeyi ne kadar çok ve sık tekrar ederseniz, ona inananı o kadar çok olur….. Hıristiyanlık bunun 2000 yılından beri uyguluyor” dediği dezenformasyon stratejilerini boşa çıkaralım,., Birlikte yürüyüşümüzü sürdürelim. Taraf’ a ve onun değerlerine, misyonuna ve içerde emeğini veren insanlara; okuyuculara sahip çıkalım.
Size soldan hiçbir şey gelmez. Yarar sağlayamazsınız. Kendi gazetelerini 3-5 Binler üzerine çıkaramamış entelektüel züppe solcuların; geçmişte size karşı ‘dezenformasyon ve itibarsızlaştırma çeteleri’ nin mutfağında çalıştıklarını unutmayalım. Kendilerinden daha parlak olanları zamanı geldiğinde derhal karalarlar.. Ve bunu hep yaptılar.
5 hafta önce Twitter da; “OdaTv.; Taraf’ ı ve Ahmet Altan’ ı niye öpüyor?” diye sorguluyordum. Sizlerin Çakırları referans vermeniz sonrası; bugün Tufan Türenç de sizin demokratlığınızı ‘tescil’ etmiş.
‘Sahi bunlar sizi niye öpüyor…? !!’
Dezenformasyon ( manipulasyon ) çetelerini etkisizleştirelim..
Vesayetin arındırıldığını yeni demokratik kurumların Yeni Ana Yasa’ nın yerleştiğini görünceye kadar sıkı duralım.
Sizler gibi geride çok ömrümüz yok....
.
Aradığın Evi Bul. Emlak8.Net
Dijital Reklam Ajansı Serbay Interactive