Taksim gezi parkı eylemleri başladığında, hem sevinmiş, hem de, çok üzülmüştüm. Sevinmiştim, çünkü, çevreye, yeşile, doğaya duyarlı bir avuç da olsa insan varmış diye. Üzüldüm, çünkü, tamamiyle iyi niyetli duygularla, çevreye sahip çıkmak isteyen, Apolitik vatandaşlarımıza, reva görülen, akıl almaz polis şiddeti. Zaten ne olduysa da bundan sonra olmadı mı? Polisin, bir avuç çevrecinin üzerine, zaman zaman baş vurduğu, orantısız gücünü, orantısız gaz bombaları işi çığrından çıkarmadı mı? “Kurt dumanlı havayı sever” hesabı, durumdan vazife çıkaran, çapulcular, Vandallar ve marjinal guruplar da, işin içine girince, yumak, kar topu gibi büyümedi mi? Acaba bu işten bize ekmek çıkar mı? düşüncesiyle CHP de horona katılınca, halka büyümüş olmadı mı? Büyüdü de ne oldu, fatura gene bize kesildi. Bölge esnaflarımızın maduriyetleri, yörenin ve Türkiye’nin bir çok ilinin, savaş alanına çevrilmesi, kamu mallarına zarar vermek, yakıp yıkmak (vandalizim), en az Türkiye’ye 150 milyar liraya mal olmuştur.
Hükümetin, Taksim gezi parkı eyleminden, çok büyük dersler çıkardıklarını, devletin en üsttepesinden, en alttakine kadar, gerek polisin, gerekse, Istanbul belediyesinin yanlış yaptıklarını, Türkiye halkından özür dileyip, özeleştiri yapmış olmalarına rağmen, eylemde ısrarcı olmak anlaşılır şey değil. Gezi parkı eyleminin, bu kadar dallanıp budaklanmasında, dış güçlerin parmaklarının olmasını anlarım, hiç de yadırgamam. Benim yandığım başka bir şey. Yanarım yanarım da, yıllardır bu ülkenin pastasından en büyük payını alan, bankacıların, medya patronlarının, Koç’ların, Sapancı’ların, yabancılarla bir olup, AK parti hükümetini yıkabilir miyiz anlayışına yanarım. Yanarım yanarım da, 1977 de Ecevit hükümetini, çarşaf çarşaf, gazete ilanları ile yıkmağa çalışan, banka sahipleri, medya patronları, Koç’lar, Sapancı’lar la bir olup, AK parti hükümetini yıkmağa çalışan, Kılıçtaroğluna yanarım. Yanarım yanarım da, bir aydır süreneylemlerin, çevre ile ilgili olmadığına yanarım. İspatı, sinema ve tiyatro sanatçısı, Mehmet AliAlabora’nın ağzından kaçırdığı. “Siz hala anlamadınız mı, bizim gayemiz, gezi parkında ki üç tane ağaç değil” demesi aslında her şeyi gayet iyi açıklamıyor mu? Yanarım yanarım da, Kılıçtaroğlu’nun, Barış sürecine, yeni anayasa yapım sürecine, vermediği desteği, çapulculara,Vandallara, marjinallere vermesine yanarım. Yanarım yanarım da “kaş yapayım derken, göz çıkarmağa çalışan” aydınların, çevrecilerin, entelektüellerin, sanatçıların, bilerek, veya bilmeyerek, barış sürecine zarar vereceklerine yanarım.
“TAKSİM GEZİ PARKINDAN ÇIK, YEDİ AY İLERLE, SOL’A DÖN,ÖNÜNE ŞEFFAF BİR SEÇİM SANDIĞI ÇIKACAK” AK partiyi devirmek istiyorsak, gücümüzü orda birleştirelim. Bundan gayrisi solcuyum diyene yakışmaz. Bu arada küçük bir not; Ergenekoncuların, ulusalcıların,dolduruşuna gelip de, gezi parkına inmeyen Kürt’lere selam olsun…Saygılarımla.
.
|
||||||||||
|
Aradığın Evi Bul. Emlak8.Net
Dijital Reklam Ajansı Serbay Interactive