Politikaya kulaklarımı dikmeme neden olan olay; Merhum Adnan Menderes’in 1960 27 Mayıs askeri darbesinden birkaç gün öncesi Eskişehir de Hükümet Konağı önünde yaptığı mitingle başladı. Mitinge katılım müthişti, coşku doruktaydı. Bu kadar katılıma, coşkuya rağmen havada bir huzursuzluk vardı, elektrikler kesildi, hiç unutmadığım dün gibi kulaklarımda, rahmetli Menderes’in ‘’ben halkıma sesimi, elektrikler olmadan da duyururum’’ söylemi oldu. Üç dört gün sonra da ilkokula giderken askerlerce önümüz kesilerek evlere dönmemiz istendi, bir gün sonrada Menderes’in tutuklandığını radyolardan öğrendiğimde olanlara, çocuk aklımla hiç anlam verememiştim.
27 Mayıs 1960 yılında hiç anlam veremediğim bu durum, tarihin cilvesine bakın ki rahmetli Menderes’in yaşadığı bu darbe ortamını darbeciler, 10 yıl arayla iki defa daha benim de bizzat hissedeceğim şekilde yargılama süreci ile bize de yaşattılar. Her ne kadar benim yargılanmalarım idamlık olmayıp beraatla bitse de çok insanın canı yandı, çok ocaklar söndü, otuz yıl bu ülke sıkıyönetimle, olağanüstü hal yönetimleri ile idare edildi, toplum yara aldı, halk ayrıştırıldı. Bunun dışında birçok daha darbe teşebbüslerinde bulunuldu. Tüm bunlara rağmen geçen ilk darbeden sonra geçen 55 yıla yakın sürede hala bazı politikacılar ve onlara inanan azımsanmayacak bir grup benim çocuklukta anlayamadığım gibi hala bazı şeyleri ya anlayamıyorlar ya da anlamak istemiyorlar. Asker, sivil ve politik destek almadan tek başına darbe yapamaz. 90 yıldır sorunların çözümlerini erteleye, erteleye bugünlere getiren politikacılar, hala verdikleri sözleri tutmadıkları gibi sorunların çözümü içinde hiç zorlanmamakta ve önerilere kulak asmamaktadırlar. Aklım erdiğinden bu zamana dek iktidar olmuş, muhalefet olmuş partiler ve onların politikacıları hiç durmadan ‘’önemli günler yaşıyoruz, ülkemiz zor günlerden geçiyor, dış mihraklar, bölücüler’’ gibi laflardan başka hiçbir şey üretmeden papağan gibi hep aynı teraneleri söylediler hala da söylemektedirler. Velhasıl yıllardır bu ülkede bugüne dek sorunları çözeceğim diye iktidar olan politikacılar bırakın sorunları çözmeyi daha da karmaşık hale getirmekten başka bir şey yapmadıkları gibi tam da darbecilerin, çıkarcıların istediği gibi bir ortam yarattılar. Devamlı bayrak, vatan, millet, milliyetçilik, din, dil gibi değerleri kullandılar. Halkları birbirine kışkırttılar, gençleri birbirine düşürdüler, sokakları, mahalleleri, şehirleri böldüler, girilemez bölgeler yarattılar. Darbe döneminde şapkalarını alıp gidenler, ortam biraz durulunca yine demokrasi havarisi kesildiler.
Dünya da hiçbir halkın değerleri diğer halkın değerinden üstün olmadığı gibi bir halkın değerlerini diğer halkın değerlerinin önüne koymakla önemli, ciddi hiçbir sorun çözülememiştir. Hitler, Mussolini, Franko gibi liderler sorunları değerler üzerinden çözmeye kalktığında dünyanın ne hale geldiği görüldü. Tüm halklar dil, din, bayrak, toprak, tarih gibi birbirinin değerlerine saygı duymadığı müddetçe hiçbir sorun çözülemez. Bu değerlere saygı duymayanlar da sorunların çözülmesini istemeyenlerdir. İşin sevindirici yanı bu ülkede yaşayan halkın değerlerle hiçbir sorunu olmaması, eğer halklar politikacıların veya çözüm istemeyenlerin, ırkçı ve kaba milliyetçilerin aklına uysaydı, bugün bu ülkede kan gövdeyi götürürdü. Halk barış, dostluk, kardeşlik, özgürlük istiyor. Şu an halkın yapacağı çok basit, savaşı, ölümü isteyenlere müsaade etmemesidir.
.
|
||||||||||
|
Aradığın Evi Bul. Emlak8.Net
Dijital Reklam Ajansı Serbay Interactive